Uncategorized

‘Hiç Piyano Çalışmıyor?’

Peki Siz Ne Yapmıyorsunuz…?

‘Hocam hiç çalışmıyor; piyanonun başına dersten derse geçiyor.’

‘Hep söylüyorum hocam; çalışmazsan (*) arkadaşın gibi çalamazsın! Bak o her gün çalıyormuş!’

‘Çalışmıyor madem; bu kadar emek, para, zaman hep boşa gidiyor. Demek ki yapmak istemiyor, dersleri bırakıyoruz..’

Evet, en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi; minik piyanistlerin piyano başında ne kadar ders dışında da zamanlarını geçirip geçirmedikleri…

Bu cümleleri de yolculuğunuz boyunca en az bir kere kurdunuz eminim 🙂 Hatta dönem dönem; çalıştığı, ilerlemesinin hızlandığı dönemleri unutup; tam da o anda içine girdiği ‘çalışmama’ sürecine kitlendiniz…

Piyano eğitimlerinde, büyük fedakarlıklar barındıran bu zor süreçte, beklentiniz onları sadece azıcık daha fazla piyanosunun başında görme… E haklı olarak..

Peki siz gerçekten de çalışmasına, hayatının parçası olmasına ne kadar destek oluyorsunuz?

Siz ne kadar bu sürecin içerisinde, ona eşliktesiniz?

En önemlisi merakınızı, ilginizi gösterin.. Piyano başına geçip ‘hadi çal!’ diyerek gösterilen bir ilgiden bahsetmiyorum. Onun yerine;

‘Bana bugün Do’yu öğretir misin? Tuşlardan hangisi Do? Şimdi de ben bulmayı deneyeyim..’.‘Geçen gün derste çalıştığınız parça çok hoşuma gitti, bir filmde mi duymuştum acaba? Henüz yeni öğreniyorsun ama benim için bir kere çalar mısın?’

Birlikte kitap okur gibi, bir mini parça da olsa nota okuyun…

Çaldığı parçalara katılımcı olun… Başına geçerek çalışmasını (ki o esnada sizin takdirinizi kazanmak için, güzel ve doğru çalmaya çalışırken inanın çok enerji harcıyor…) pasif bir şekilde ‘izlemek’ten bahsetmiyorum.

Çaldığı parçaları (seviyesi ne olursa olsun) internetten onunla birlikte bulup dinleyebilirsiniz. ‘Bu yorum sence nasıl olmuş? Sence çok hızlı mı çalmış? Beğendin mi?’ gibi çok karmaşık olmayan soru-cevaplarla yaklaşabilirsiniz. Asla ama asla ‘bak doğrusu bu şekildeymiş!’ değil! Bir tane daha asla ama asla; ‘bak burada nasıl çalınacağını gösteren videosu var; buradan çalışalım şimdi bir de..!’ değil! Sadece dinleyerek ve sohbet ederek 🙂

Çalışma ortamını boşaltın! O piyano çalışmak istediğinde, siz de televizyon izlemeye devam ederek ona yardımcı olamazsınız. Her çalışmaya başladığında yanında tuşlara basan dünya şekeri minik kardeşinin, onun piyano pratiğine yardımcı olduğunu düşünmüyorsunuz değil mi?

Ona sessiz ve sakin bir alan yarattığınızdan emin misiniz? Bakın bakalım siz olsanız orada çalışabilir misiniz? Piyanonun bulunduğu odada piyanosu ile başbaşa kalabileceği anlar yaratmasına yardımcı olun. Çalışmaya başladığında terk edin odayı 🙂

Motive edin! Sadece bir çalışma programı yapıp, saatlerini ve belki de günlerini netleştirerek bir sistem geliştirmekten bahsetmiyorum. Her gün 15 dakika pratik yaparsan sana (*) alacağım şeklinde de değil tabii ki de 🙂

‘A a bak 3 ay önce bunları çalıyormuşsun, şimdi çaldıkların ne kadar da zor görünüyor.’ (ki 3 ay önce çaldığı parçaları unutmuş olması büyük olasılık; asla ama asla ‘hadi bu eski parçaları çal şimdi’ diyerek bu motivasyonu yok etmeyin.)

İlgisini arttırmak, hayatının bir parçası haline getirmek, sanatsal yönü çok kuvvetli olsun demek için herşeyi öğretmeninden beklemeyin. Haftada bir gün yapılan buluşmanın tek başına bunu sağlaması inanın çok zor. Birlikte ne sıklıkta müzik dinliyorsunuz? Gerçekten de müzik sizin hayatınızda nasıl ve ne kadar bir yer kaplıyor ki, bunu ondan da bekliyorsunuz? Gerçekçi olun 🙂 Birlikte konserlere gidin! İlk konser deneyiminde tamamına katılmak onu çok yorabilir. Kapıya yakın oturup birinci eserin sonunda çıkabilirsiniz, mini bir başlangıç olur. Zamanla birinci yarının sonuna kadar kaldığınız konser ritüellerine dönüşmeye başlayacaktır. Konserlere her zaman gidemiyorsanız, harika konser kayıtları var; hem internette hem de televizyonda klasik müzik kanallarında. Mini mini ev konserleri aktiviteleri yapabilirsiniz.

Evinizdeki piyanistle kendi ev konserlerinizi düzenleyin. Haftada iki günle başlayabilirsiniz. Biri bir akşam yemeği sonrası, diğeri pazar sabahı gibi. Kahvelerinizi yapıp, koltukta onu dinlemeye hazır bir şekilde oturup; size iki parçalık resital vermesini isteyebilirsiniz. Günü ve saati netleştirmek, buna sadık kalmak ve elbette o çalarken ondan başka hiçbir şeyle ilgilenmemek… Kendisini değerli hissetmesine, yaptığı şeyi içtenlikle paylaştığınızı görmesine çok yardımcı olacaktır.

Videoya çekin… Çalışma şeklimizi, performansımızı en iyi gözlemleme yöntemlerinden bir tanesi performansımızı kayıt altına almaktır. Elbette ‘şimdi seni çekiyorum, halana da gönderelim.’ şeklinde bir baskıdan bahsetmiyorum. Onun yerine ‘Çalışını izlemek ister misin? Çok büyülü bir an yaratıyorsun. Kaydedip birlikte izleyelim mi?’ gibi daha kaygı uyandırmayacak, sınandığını hissetmeyeceği cümlelerden bahsediyorum. Hatalarını en güzel gördükleri çalışma şekli bu. Ancak; güvende ve yargılanmadıklarını hissettiklerinde bu hataları düzeltmek için kendi iç azimlerini ortaya çıkaracak olan bir çalışma yöntemi. Ürkütmeyelim minikleri 🙂

Bir sistem oturtmak, yeni bir şeyi hayatımızın parçası haline getirmek hepimiz için çok farklı süreler alıyor. Bu süre için yapabileceğiz desteklerin örneklerini elbette arttırabiliriz.

İşin özü; gerçekten neyi beklediğimizi kendimize sorduğumuzda, bu beklentinin gerçekleşmesi için ne yaptığımızı da sormamız gerektiği. Bu beklenti içerisindeyken, gerçekte hayatınızda ne kadar öncelikli bir yere koyuyoruz piyano eğitimini? En basitinden ne sıklıkla ve ne gerekçe ile ders iptal ediyoruz? Derslerine düzenli devamını, dersin ve öğretmeninizin beklentilerine uyum sağlamak ailelerin üzerine düşüyor. Dönem dönem çok düzenli çalışıp, piyanonun başından kalkmayacaklarını; sonra bir dönem geldiğinde ise yeniden uzaklaşabileceklerini unutmamak da.

Piyano eğitimi uzuun, zor ve meşakkatli bir süreç evet ama bir o kadar da çok eğlenceli.

Siz de parçası olun; içine girince hem çok keyif alacak hem de sonrasına çok şaşıracaksınız zaten 🙂